Sesimizi, insanlarla sözel iletişimimizi aksatacak veya engelleyecek şekilde etkileyen sorunlara ses bozukluğu diyoruz. Ses, akciğerlerden gelen havanın ses tellerinde ses dalgalarına dönüştürülmesiyle üretilir. Ses tellerinde üretilen bu ham ses, ağız ve burun boşluklarının aldığı şekle göre rezone edilerek konuşma seslerine (harfler) dönüşür. Bu nedenle sesin kaynağı olan ses tellerinde veya ses tellerine yardımcı olan yapılarda oluşan bir bozukluk tüm konuşmamızı ve iletişimimizi etkiler.
Birçok ses bozukluğunun oluşmasını önlemek ve ses sağlığınızı korumak için aşağıdaki ses hijyeni önlemlerine dikkat etmek büyük önem taşır:
Gazlı içecekler ve sigaradan uzak durmak.
Yatmadan iki saat öncesinde yemeyi bırakmak.
Alışık olmadığımız biçimde uzun konuşmalardan kaçınmak.
Aniden çok yüksek sesle bağırmaktan kaçınmak.
Gürültülü ortamlarda uzun süre yüksek sesle konuşmaktan kaçınmak.
Kısık ve hiç incelip kalınlaşmayan, monoton bir sesle konuşmaktan kaçınmak.
Ses sağlığınızı etkileyebilecek, sıklıkla karşılaşılan bazı ses bozuklukları şunlardır:
Yukarıdaki tavsiyelere uymadığımızda karşılaşacağımız en olası ses bozukluğudur. Aslında yorulan şey sesimiz değil, uzun süreler boyunca, kötü koşullarda ağır işler yaptırarak istismar ettiğimiz gırtlak kaslarımızdır. Yorulan kaslarımız daha fazla çalışamayacaklarını ağrı hissi uyandırarak anlatmaya çalışırlar. Bu uyarıları dikkate alıp sesimizi dinlendirmezsek bu ağrı omuz ve boyuna kadar artarak yayılır. Sesimiz ise zayıf, dalgalı, çatallı ve kısa ömürlü olur.
Ses yorgunluğu neredeyse hepimizin başına gelir ve çoğunlukla sesi dinlendirip, ses hijyeni önlemlerine uyduğumuz sürece bu sorunu yeniden yaşamayız. Ancak bu sorunu sıklıkla yaşıyorsanız, hem daha verimli ses kullanımını öğrenmek hem de aslında başka bir sorununuzun olup olmadığını kontrol etmek için bir Kulak Burun Boğaz (KBB) uzmanını ve ardından bir Dil ve Konuşma Terapistini ziyaret etmenizde fayda var.
Ses tellerinin kendisinde değil, onu çevreleyen gırtlak kaslarının, nörolojik bir sebep olmaksızın, aşırı gerilmesi sonucu yaşanan ses bozukluğudur. Kas gerilim disfonisi yaşayan bireylerin konuşması kulağa birisi boğazınızı sıkarken konuşmaya çalışıyormuşsunuz gibi gelir ve hislerini de böyle tarif edebilirler. Aynı zamanda gırtlak kasları aşırı gerildiği için konuşma çabaları ağrıya da yol açar.
İki tipi vardır: Birincil tipte sorunun altında yatan hiçbir tıbbi ya da fiziksel neden bulunmazken, ikincil tipte gırtlak kaslarının şimdi veya geçmişte gerilim tepkisi verdikleri nodül, hormonal etkiler, reflü, larenjit gibi nedenler vardır. İkincil tipte fiziksel neden tedavi edildikten sonra, birincil tipte ise doğrudan ses terapisine başlanır.
Ergenlik dönemindeki ses değişimiyle ilgili bir ses bozukluğudur.
Ergenlikle ile birlikte ses tellerinin yapısı değişir ve bu da seste ani bir kalınlaşmaya neden olur. Bazı bireyler bu yeni sesi reddederek eski, ince seslerini korumaya çalışırlar. Bunun için ses tellerini üst pozisyonda kullanmaya devam ederek, gerilimli, ince bir ses üretirler. Nadir durumlarda farklı çeşitli nedenlerle de puberfoni yaşanabilir.
Ergenliğe geçişle birlikte erkeklerin sesi belirgin bir şekilde kalınlaşırken, kadınların sesi çok kalınlaşmaz. Bu nedenle kliniğe başvuran puberfoni vakalarının neredeyse tümü erkektir.
Vaka terapiye kendi rızasıyla mı geldi, ailesi veya yakınları mı zorladı?
Terapide öğretilen yeni, kalın sesten memnun mu?
Bu koşullar sağlandığında bir veya iki seansta yeni sesini kullanmaya başlayabilir.